Hakkımızda

İşaretçe Hakkında

İşaretçe’nin iki kişilik dev kadrosu:  Başak ve Serdar Uludağ



Türk İşaret Dili Hakkında

Türk İşaret Dili, kısaca TİD, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kullanılan, esas olarak parmak, el, kol, ağız hareketlerine ve mimiklere dayanan görsel bir dildir. Türk İşaret Dili sadece işitme engellilerin kendi aralarında kullandıkları bir dil değil, aynı zamanda işitme ve konuşma engeli olmayan bireylerle de iletişim kurmalarını sağlayan bir araçtır.

Türk İşaret Dilinin kendine özgü bir dil bilgisi ve söz dizimi vardır. Türk dilinden bu yönüyle farklılık göstermektedir. Bugüne kadar Türk İşaret Dilinin anlamlandırılması ve geçmişine ışık tutulması adına çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Ancak ne yazık ki bu araştırmalar yeterli olmamış ve sınırlı sayıda kaynak oluşturulabilmiştir. Bugün bildiğimiz kadarıyla işaret dilinin ilk izlerine Yusuf Has Hacib’in yazdığı Katadgu Bilig ve Kaşgarlı Mahmud’un yazdığı Divanü Lugati’t Türk eserlerinde rastlanmıştır. Ancak bu eserlerde bahsi geçen işaretleşmenin bugünkü Türk İşaret Dilinin temellerini oluşturduğu düşünülmemektedir. *

Bugün konuşulan TiD’nin, niteliği ve özellikleri açısından Osmanlı İmparatorluğu’nda kullanılan işaret diline dayandığı varsayılmaktadır. Osmanlı İşaret Dili de saray ve saray dışı olarak ikiye ayrılmaktaydı. İşitme engelliler sarayda resmi görevlerde aktif olarak yer almakta ve padişaha yakın hizmet etmekteydiler. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde Osmanlı’da kullanılan bu işaret dilinden bahsedilmektedir. Saray dışındaki işaret diliyle ilgili ise pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak işaret diline yönelik ilk girişimin, 19.yüzyılın sonunda Ferdinand Grati tarafından kurulan Dilsiz Mektebi olduğu bilinmektedir. Bu mektep sonrasında II. Abdülhamit tarafından 1902 yılında kurulan Yıldız Sağırlar Okulu’na öncülük etmiştir. Günümüz Türk İşaret Dilinin temellerinin de burada atıldığı tahmin edilmektedir. Bundan sonraki dönemde, Türkiye’de işaret dilinin gelişimine yönelik yeterli adımlar atılamamış, işitme engellilerin konuşmaya yönelik sözlü eğitime teşvik edilmeleri amaçlanmış ve bu kapsamda 1953 yılında, sağır dilsiz okullarında işaret dili yasaklanmıştır. Ne yazık ki bu uygulama 2000’li yıllara kadar etkili olmuş, dünyadaki pek çok ülkenin ulusal işaret dilleri gelişirken, Türkiye’de çok geri kalmıştır. **

Günümüzde Türk Dil Kurumu’nun ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın TİD üzerine çeşitli araştırma ve çalışmaları, eğitim kitleri ve basılı birer sözlükleri bulunmaktadır. Yine de bu çabalar maalesef hala yeterli düzeyde değildir. Tek dileğimiz, İşaretçe gibi girişimlerle Türk İşaret Dili’nin sadece devlet kurumları tarafından değil, diğer bağımsız kuruluşlar ve bireylerce de desteklenmesi, hak ettiği yere gelmesi ve olabildiğince yayılmasıdır.

Kaynakça:
Akalın, Ş.H. 2013, Türk İşaret Dili, Yeni Türkiye Dergisi, Yıl 9, Sayı 55, s. 1496 -1502
** Miles, M. 2000, Deaf People, Sign Language & Communication, in Ottoman & Modern Turkey: Observations and Excerpts from 1300 to 2009